Cafe, Bar vs. Gençliği

Yeni mezunlar, okumaya devam edenler ve hatta çalışmaya başlamış olanlarda da beliren bir model hakkında düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Cafe, bar vs. gençliği … Kısaca zamanının çoğunu kafeterya, eğlence ve alışveriş merkezlerinde geçiren gençler … :D Genellikle öğrenci olup okul sonrası, okul öncesi ve hatta dersleri bir kenara bırakıp çeşitli bahaneler ile ancak sonuçta zaman harcamak için kendilerini bu mekanlara atan kişiler …

Eğlenmeye, gezinmeye, sohbetlere, mola vermeye ve benzeri yaklaşımlara kesinlikle karşı değilim. Yazının konusu da “hepimiz evde oturalım” veya “sosyalleşmeye gerek yok yaşam formu olarak samanı örnek alalım” değil … 😄

Tüm zamanını bu şekilde, boş ve tekrarlayan ortamlar ile harcayanları bir türlü anlayamıyorum 😄

Durmadan geyik muhabbeti, yerine göre ancak aynı mekan içerisinde sürekli aynı içecekler ve yiyecekler. Sanki bir lig oluşmuş gibi mekanlar içerisinde genellikle aynı yüzler. Zaman zaman yine bir lig edasıyla transfer olan oyuncular … 😄

Mesai gibi gidilen, kredisi en yüksek ders gibi özen gösterilen ve su kadar önemli bir yaşam bileşeni gibi aksatılmayan bir süreç. İlginç olan ise bu kemikleşmiş yaklaşımın bir “teneffüs” veya “hayat kurtarıcı” gibi görülmesi.

En felaket durum ise özellikle mezuniyet sonrası bu ortamı ve düzeni kaybeden gençlerin bunalıma girmesi. Ne yapacağını bilememesi. Mahsunlaşması. Eğitim süresince sahip olduğu boşlukları bu şekilde yaşayanların ligin bitmesi ile yalnız kalması sendromu. Süreç içerisinde arkadaş ve dost olarak nitelendirdiklerinin aslında sadece bu boş sürece ortak olduğunu görmenin üzüntüsü. Hatta “ahh okul yıllarım herşey ne güzeldi” diyerek aslında bu zaman dilimlerine özenmesi …

Ne kadar acı ki günümüzde hayatının en önemli ve aslında gerçekten de en güzel yıllarını yukarıda ifade etmeye çalıştığım şekilde boşa harcayan bir gençlik var. Umursamaz bir şekilde ve sabit bir düzen içerisinde hayatı programlanmış gibi yaşayan insanlar var. Uyan, oku, takıl ve yat formülünün ötesine geçemeyen bunun sonucunda da neredeyse herhangi biri olmanın bile ötesine geçemeyen insanlar …

Üçüncü paragraf içerisinde de ifade ettiğim gibi kesinlikle sosyalleşmeye ve birşeylere ara vermeye karşı değilim. Ancak hayata ara vermeye karşıyım. Görüyorum ki günümüzde artık insanlar hayata ara vermeye başladı … Kısaca günümüzdeki gibi umursamaz olan yaklaşımlara karşıyım.

Zamanını ve eğitimini bu şekilde boşa harcayan insanlar durumlarından şikayetçi olmamalı. Sahip oldukları yaşam standartlarını devam ettiremedikleri için mazlum psikolojisine girmemeli. Sürdürdükleri profesyonel ve kişisel hayatlarında sıradanlıklardan sıyrılamadıkları için kimseye, sisteme (bu nasıl bir etiket ise), şirkete, eğitime, geçmişlerine serzenişte bulunmamalı … Gelişememekten, ilerleyememekten, kalıp içerisinde sıkıştırılıyormuş gibi hissetmekten, birşeyleri düzeltememekten veya değiştirememekten ötürü kimseyi suçlamamalılar …

Bence!

comments powered by Disqus
Hugo ile oluşturuldu.
Stack teması Jimmy tarafından tasarlandı