Bu yazıyı evde boyanmak üzere hazırlanan bir odanın bende uyandırdıkları üzerine hazırlamaya karar verdim.
Odamın yanındaki, boyaları ve mobilyaları çok eski olduğu için resmen tadilata alınan oda. Birebir ölçülerini bilemiyorum ancak içine girince “bu oda kare galiba” diyebiliyor insan, eşit değilse bile duvarlar “biz aynıyız” imajı veriyor. Kapısından içeri girince karşıdaki duvarda pencere ve sol tarafta ise balkon bulunuyor. Kısaca penceresi, balkonu, duvarları 😄 ve küçüklüğü ile tam tanımlı bir oda. 😄
Mobilyaları ve iç düzeni ile herhangi belki de alışılmış bir odayken bu geçiş sürecinde farklıydı bu oda …
Bomboş bir odanın, dört duvarın ve perdesiz pencerelerin insanda uyandırdığı duygular çok farklı …
Odama giderken koridorların ortak olması nedeniyle bu odanın önünden geçmek gerekiyordu. Yeni bir yolda karşıma çıkan bir oda değil bu. :P Ancak önceleri belki de alışkanlıktan ya da gözün sadece belli nesne ve kişileri aramasından olsa gerek dikkatimi çeken herhangi özel bir yanı yoktu.
Yanlış anlaşılmasın dikkatimi çeken ve bu odayı yazıya dönüştüren odada yaşanan değişiklik değil. Eski çekiciliğini kaybetmiş olan odanın değişim ile birlikte artan çekiciliği de değil. Konu olan odanın boşluğu ve boş odanın yankılanması …
Evin içindeyken daha dikkatli olabiliyor insan. Çevresinde olan olayları yorumlaya çalışıyor. Genellikle dışarıdayken etrafta olan biten normal veya alışılması gerekenmiş gibi görülüyor. Ancak evde durum farklı. En ufak değişiklik hemen fark ediliyor.
Boş bir odaya girildiğinde konuşmalar yankı yapar. Hatta boş bir odanın yanından geçerken bile ayak sesleri zemine bağlı olarak yankılanabilir. Boş bir odada hatta boş bir odanın yakınında bile konuşmak zordur. Çünkü etrafındaki sesleri bile bir şekilde içine çekip yankılanabilir. Bu yankı deryası içerisinde söylenenlerin ağızdan çıktığı gibi karşıya ulaşması pek mümkün olmaz. Hem söyleyen hem de dinleyen için zor bir durumdur. Karışabilir söylenenler. 😄
Öncelikle ayak seslerimin inanılmaz yankısı ile sarsıldım. Odama gelirken ve odamdan giderken bu küçücük oda sanki herkese hareketlerimi haber verir gibi anons yapıyordu. Odamın kapısı açıkken odamdan dışarıya taşan sesler bu boş oda nedeniyle sanki katlanarak daha uzaklara ulaşıyordu.
Konuşmalara etki etmeye başladı ben odamda konuştukça. Odamdan diğer odalara doğru seslendiğimde araya giriyordu sanki muzur bir çocuk gibi. Araya girmesi önemli değil de bozuyordu söylenenleri. Benzeri şekilde ben odamdayken bana seslenenleri de engelliyordu …
Kısaca bu küçücük boş oda etrafındaki neredeyse bütün seslere müdahele ediyordu. Hepsinden bir parça alıp kendi içinde karmaşaya sokuyordu.
Aynen güzel ve anlamlı bir muhabbeti kavrayamayıp maydonoz olanlar gibi … Aynen konu hakkında hiçbir bilgisi olmadığı halde taraf olup konuyu bozanlar gibi … Aynen hiç olmadık yerde araya girip güzeli bile çirkin yapanlar gibi …
Sanırım bu küçük odanın yarattığı farkındalık ile boş insanları ve çevrelerinde yarattıkları tahribatı daha iyi anlamak mümkün. Bu küçücük, eylemsiz ve yorumsuz odanın etkileri incelendiğinde boş insanların ne denli tehlikeli olabileceği açık …
Boş insan mı ? Yukarıdaki satırlar arasında gizli aslında nasıl olduğu … Nasıl olduğundan çok ne olamadığı önemli zaten …
Bu küçücük oda boyanacak ve yeni mobilyalar ile yenilenecek. İşte o zaman tekrar bildiğimiz, kullandığımız oda olacak. Bizim tanımladığımız ihtiyaçlara hitap eden ve bizim için.
Peki ya boş insan ?
😄