İş gezimiz nedeniyle düştüğümüz yollarda yaşadığımız eğlenceli ve ilginç olayların sonuncusu dönüş yolunda farklı bir boyut kazandı. Yolculuğun sonlarına doğru günün yorgunluğu nedeniyle sohbet etmek bile zorlaşınca yakalayabildiğimiz radyo kanallarındaki programları takip etmeye başladık.
Az sayıda yayın olması nedeniyle seçiciliğimiz azaldı ve melodisi güzel, anlamlı veya sadece zaman geçirmeye yarayan programları dinlemeye başladık.
İşte tam bu sırada TRT FM’de Günün Sesi programını dinlemeye başladığımızı fark ettik. Konu Türkiye’de Sağlık Sistemi idi…
Konuyla ilgili yorumlarımı paylaşmak üzere programın numarası olan 0 312 444 11 12’yi çevirdim. Meşgul tonu ile sonuçlanan yaklaşık 4 denemenin ardından iletişim bilgilerimi bıraktım ve programa bağlanmak üzere haber beklemeye başladım.
Açıkça söylemek gerekirse iletişim bilgilerimi vermem ile birlikte olay farklı bir boyut kazandı ve yorucu yolculuğumuz stresli bir bekleyişe dönüştü… 😄 Kısa bir süre sonra cep telefonuma bir Ankara numarasından gelen arama ile heyecan doruk noktaya ulaştı. “Neden aradım ki” ve “ne gerek var şimdi böyle bir heyecana” gibi sorulara ek olarak pazarlama uzmanımızın kahkahaları ile birlikte telefona cevap verdim. Tam bir TRT Türkçesi ile yayına alınacağım bilgisini bana ileten ilgili kişiyle konuştuktan sonra reklamlar eşliğinde yayına bağlanmayı beklemeye başladım. Radyodan da dinleme imkanı bulmak adına yaptığımız frekanslar arası gezimiz başarısız olunca telefon aracılığı ile maceraya devam etmenin tek çözüm olduğunu sonucuna vardım. Sonuçta reklamlar bitti, ve programa yorumlarımla katıldım.
Radyo programında dile getirdiğim ve benden sonra programa katılanlardan edindiğim izlenimleri bu yazıda paylaşmak istiyorum. Konu Türkiye’de Sağlık Sistemi…
Öncelikle programda paylaştıklarıma değinmek istiyorum;
Eğer sağlık sisteminde problemler olduğunu iddia ediyorsak, her problemli alana yönelik çözüm önerilerinde yapılması gerektiği gibi, sağlık sistemindeki olmazsa olmazların durumunu incelememiz gerekiyor. Sağlık sisteminde katılımcı olarak; hasta, hasta yakını, doktor, hastane, sosyal güvence sistemleri, ilaç sağlayıcıları, eğitim kurumları gibi çok sayıda taraf bulunuyor. Dolayısı ile sorunsuz bir sistemden bahsedebilmek için öncelikle bu tarafların durumu incelenmeli. Ekip çalışmasında aksayan her bir katılımcının, beklenen sonuçların elde edilmesinin önünde bir engel olduğu bilinen bir gerçek.
Dolayısı ile öncelikle sağlık sistemimizdeki problemleri arka arkaya sıralamak yerine öncelikle olması gerekenlerin durumunu inceleyerek başlayalım;
- Yeterli sayıda hastanemiz var mı?
- Yeterli sayıda doktorumuz var mı?
- Doktorlarımıza sunulan olanaklar yeterli mi?
- Hastanelerimize sunulan olanaklar yeterli mi?
- Ülkemizin dört bir yanındaki vatandaşlarımıza sağlık hizmetini aynı kalitede sunabiliyor muyuz?
- Sağlık hizmetlerine ulaşmak kolay mı?
- Sağlık güvencelerimiz olması gerektiği gibi mi?
- Sağlık sisteminden yararlanmak için gerekli eğitim altyapısı vatandaşlarımıza verilmiş mi?
Bu sorulara daha niceleri eklenebilir. Ancak yukarıda sorduğum 8 temel sorudan olumsuz cevap alan 1 (bir) tanesi bile olsa sistemin sağlıklı işlemeyeceği aşikar…
Katıldığım radyo programında ve genellikle sağlık sistemindeki sorunlar tek boyuttan incelenir. Bunlar genellikle “yetersiz doktorlar” veya “uygun olmayan ortam koşulları” çerçevesi dışına çıkamaz… Ancak sağlık sistemi böyle dar çerçevede incelenebilecek bir konu değildir. Sistemin işleyebilmesi için öncelikle olmazsa olmaz koşulların tam anlamıyla sağlanması gerekir.
Hemen bir senaryo oluşturalım; sağlık sisteminden yararlanmak için gerekli asgari eğitime sahip olmayan bir vatandaşımız, yeterli sayıda doktoru, hastalığına yönelik gerekli ilaçları ve donanımı bulunmayan bir hastanede nasıl tedavi olabilir?
Benden sonra yayına katılan kişilerin ne yazık ki probleme “şikayet bildirimi” penceresinden bakıyor olması çözümsüzlüğün ve gelişmemizin önündeki en büyük engel. Biliyoruz ki sistemde aksaklıklar olabilir önemli olan bunların görülmesidir. Sorunları görmemiz güzel, ancak önemli olan, bu sorunlara tek taraflı şikayetlerle değil, çözüm önerileriyle yaklaşmamızdır.
Katıldığım bu radyo programı da gösterdi ki sorgulamaktan çok şikayet etme yolunu seçiyoruz. Konu ne olursa olsun, problemlerin kök nedenlerini sorgulayarak çözüme odaklanmamız gerekir.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuyla ilgili olarak söylenecek çok şey var, ancak yaklaşımlar çözüm odaklı olmadığı sürece anlamı yok…
Tartışmaların çözüm odaklı, yorumların çözüme yönelik ve amacın daha iyiye ulaşmak olması dileği ile…